Uluslararası Suçlar ve Ceza Mahkemeleri [yüksek lisans]

Ders İzlencesi / Syllabus

20. yüzyıl iki büyük dünya savaşı yanında, insanlığa karşı işlenen ağır vahşetlere tanık olmuştur. Elbette ki vahşetin tarihini, insanlık kırımlarını çok daha geçmişe götürmek mümkündür. Bununla birlikte belli bir coğrafyada bir siyasal iktidar tarafından yönetilen vahşetin onun dışında bir güç tarafından yargılanması ancak İkinci Dünya Savaşından sonra mümkün olabilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan soykırım ve insanlığa karşı suçlar Nürnberg Mahkemelerinde yargılanmıştır. 1990’larda eski Yugoslavya ve Ruanda’da yaşanan soykırımlar uluslararası statüde geçici mahkemelerin kurulmasını sağlamıştır. 1990ların sonunda ise, daimi statüde bir uluslararası ceza mahkemesinin kurulması için çalışmalar başlamıştır ve Roma Statüsü kabul edilmiştir.

Uluslararası Suçlar ve Ceza Mahkemeleri dersi, uluslararası ceza adaletinin gelişimini ve işleyişini konu edinmektedir. Uluslararası ceza adaleti fikrinin doğuşu, gelişimi bugünkü durumu; işleyişi ve problemleri ayrıntılı bir biçimde ele alınacaktır.

Haftalık İzlence

1. Hafta Dersin tanıtımı. Konu, kapsam ve amaçlar. Kaynaklar üzerine söyleşi.
2. Hafta Uluslararası suç fikri ve ceza mahkemesinin ortaya çıkışı: Nürnberg Yargılamaları
3. Hafta Radbruch Formülü ve uluslararası yargılamalar
4. Hafta İlk örnekler: Ruanda ve Yugoslavya UCM
5. Hafta Roma Statüsünün kaleme alınışı
6. Hafta Uluslararası Ceza Mahkemesinin görev ve yetkisi (yer, zaman ve kişi bakımından)
7. Hafta Soykırım suçu
8. Hafta İnsanlığa karşı suçlar
9. Hafta Savaş ve saldırı suçları
10. Hafta Uluslararası Ceza Mahkemesinin işleyişi
11. Hafta Uluslararası Ceza Mahkemesinin etkililiği
12. Hafta Uluslararası Ceza Mahkemesinin devlet egemenliğine etkisi
 13. Hafta Uluslararası Ceza Mahkemesinin geleceği
 14. Hafta Sunumlar

Ders Kitapları [Önerilen]

Nürnberten Laheye

Philippe Sands (ed.), Nürnberg’ten Lahey’e Uluslararası Ceza Adaletinin Geleceği, (çev. Hazal Ungan Çalışkan), Alfa, İstanbul, 2016.

Alanında uzman kişiler tarafından yazılan bu metinler, kökleri II. Dünya Savaşı sonrasına, Nürnberg’e uzanan, uluslararası düzeyde yargı yetkisine sahip ceza mahkemelerinin çoğalarak artmasıyla geçirdiği evrimi inceliyor. Uluslararası Ceza Divanı’nın kurumsal ve tarihi kökenleri, kurucu statüsü ve ulusal mahkemelerin rolü bağlamında uluslararası ceza adaletinin geleceği mercek altına alınıyor. Metinler orijinal ve kışkırtıcı niteliğiyle uluslararası ceza hukuku alanına yeni ve ufuk açıcı bir bakış kazandırmıştır. Zekice kaleme alınmış bu kitap, uluslararası ceza hukukuyla ilgilenen herkesin, konunun uzmanı olsun olmasın herkesin zevkle okuyabileceği bir eserdir.

ucm

Kutlay Telli, Cezasızlık Olgusuna Karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi, Oniki Levha, İstanbul, 2015

Soykırım suçu, insanlığa karşı suç, savaş suçları ve saldırı suçu, tarih boyunca karşılaşılan en ciddi cürümler olarak ortaya çıkmıştır. Bu kadar ağır suçları işlemekten çekinmeyen bireylerin, suçla ilgili bu hırslarını besleyip büyüten temel olgu ise cezalandırıl(a)mamalarıdır. Devlet aygıtının, vicdanları yaralayan suçları soruşturma, kovuşturma ve yargılama yükümlülüğünü yerine getirmediği ve/veya yerine getiremeyeceğine inanıldığı yerlerde ve zamanlarda ortaya çıkan faillerin büyük bir emniyet içinde ve pervasızca bahsi geçen suçları işlediği görülmektedir. Uluslararası hukuka aykırı suçların sanıklarına hak ettiği cezanın verilmesi gayesiyle oluşturulan Uluslararası Ceza Mahkemesinin hedefi, aynı suçların yeniden işlenmesini önlemek üzere cezasızlık fenomeninin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Bu kitabın amacı, önceki uluslararası ceza mahkemelerinin sistemsel açıklarının da nazara alınmasıyla kurulması sonucu çok kapsamlı yetkilere sahip olduğu ortaya konulacak olan Uluslararası Ceza Mahkemesinin performansının, örnek davalar ve tartışmalar ışığında değerlendirilmesidir. Cezasızlık geleneğine evrensel ölçekte bir son verilebilmesi için 1998 Roma Statüsü ile Statü’nün uygulayıcısı olan Uluslararası Ceza Mahkemesinin daha nasıl geliştirilebileceği ya da geliştirilmesi gerektiğine ilişkin çeşitli öneriler de her bir bölümde ayrı ayrı sunulacaktır.

radbruch

Sevtap Metin ve Altan Heper, Ceza Hukuku Felsefesine Katkı: Radbruch Formülü, Tekin, İstanbul, 2014

”Emir, emirdir” ve “yasa, yasadır”. Bu iki maksim vasıtasıyla Nasyonal Sosyalizm kendine tabi olanları, askerler ve hukukçuları saygıyla bağlamanın çaresini bulmuştu.”

“…meslekleri nesilden nesile geçen bir tür zanaat olsa da cellatlar mütemadiyen kendilerinin sadece infaz ettiklerini, hüküm vermenin sayın yargıçların görevi olduğuna göndermede bulunarak, kendilerinin mazur olduklarına dikkat çekerler. “Beyefendiler kötülüğü kontrol altına alırlar ve ben onların hükümlerini infaz ederim”.

Yargıçlar“…Nasyonal Sosyalist hukukun, yasal haksızlık olduğunu dile getirmiş olsalardı yaşamlarının riske gireceğine işaret ederek Ceza Kanunu’nun 54. maddesindeki ıztırar haline sığınmaktadırlar. Bu da utanılacak bir haldir, çünkü yargıcın ethosu, kendi yaşamı dâhil ne pahasına olursa olsun adalete doğru yönelmektir.”

“Yasal haksızlık ile yanlışlığına rağmen geçerli yasalar arasında keskin bir sınır çizmek olanaksızdır. Yine de son derece açıklıkla çizilebilecek bir ayrım çizgisi vardır. Bu sınır, adaletin özü olan eşitliğe teşebbüs dahi edilmeyip, pozitif yasanın çıkarılmasında eşitliğin bilinçli olarak reddedilmesi halinde, yasanın sadece “yanlış hukuk” değil, her halükarda hukukun doğasından tamamen yoksun kalması halidir.”

Elinizdeki kitap “görünüşte” Nazi dönemi Almanya’sı hukuksuzluklarını ifşa ediyor ve gelecek günler Almanya’sına bu tecrübelerin tekrar etmemesi için yol gösteriyor. Fakat korkarız ki hukuk demeye dilinizin varmayacağı yasama ve yargı uygulamalarını tanıdık bulacaksınız.

Mutlak bir adaletsizliğin yaşandığı vakitte Radbruch, emri hukuktan, intikamı adaletten ayıran formülünü sunuyor. Bu formül o günden beri hukukun yeniden tesis edilebilmesi ve anlamlı bir adalet tartışması için bir imkan olarak görülüyor.

 

 

Kısa bir değerlendirme yazısı

https://www.sosyalbilimler.org/ceza-hukuku-felsefesine-katki-radbruch-formulu/

Okuma Önerileri

ULUSLARARASI SUÇLAR VE TARİH DERGİSİ

Uluslararası Suçlar ve Tarih / International Crimes and History (UST / ICH), tarihte farklı insan toplulukları, etnik gruplar, dini gruplar ve uluslar arasında yaşanmış olan ve hâlihazırda yaşanan anlaşmazlıkları, çatışmaları, uyuşmazlık çözüm pratiklerini ve işlenen suçları konu alan, yılda bir kez yayınlanan, iki dilli (Türkçe ve İngilizce) hakemli bir dergidir. UST / ICH, on iki yıllık yayın hayatı boyunca, Balkanlar, Kafkasya, Avrasya ve Orta Doğu bölgelerinde yaşanmış olan anlaşmazlık, çatışma, uyuşmazlık çözümü ve suçlar hakkında yapılan akademik araştırmaların paylaşılması için bir platform olmuştur. UST / ICH, TÜBİTAK-ULAKBİM, EBSCO ve DergiPark Akademik tarafından indekslenmektedir.

 

Bu dergiden çeşitli makaleler önerilecektir.

https://avim.org.tr/tr/Dergiler/Uluslararasi-Suclar-ve-Tarih-International-Crimes-and-History

otel ruanda

Hotel Rwanda (2004, ABD) Yönetmen: Terry George, Başrol: Donald Frank Cheadle ve Sophie Okonedo

Film 1994 yılında Ruanda’da yaşanan soykırımı konu edinmektedir.

Tartışma Soruları

Niçin uluslarası bir ceza mahkemesine ihtiyaç duyulmaktadır?

Ulusal yargı insanlığa karşı suçları önlemede yetersiz mi?

Suçların klasik sınıflandırması varken (adam öldürme, yaralama, cinsel saldırı vb) soykırım ve insanlığa karşı suçlar kategorisi gerekli midir?

Soykırım ile insanlığa karşı suçlar arasındaki farklar nelerdir?

Ödev Konuları

(Not: Bunlar önerilerimiz olup, öğrenciler dersin konusu içinde kalmak koşuluyla istedikleri konuda ödev hazırlayabilirler)

İrtibat

ogrenci@veyseldinler.com