İstanbul’un Son Beyzâdeleri

 

Trabzon Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen ve Murat Çidamlı’nın yönetmenliğini üstlendiği İstanbul’un Son Beyzâdeleri, seyirciyi başından sonuna kadar diri tutan, tempolu ve çok katmanlı soluksuz bir komedi  olarak öne çıkıyor. Kalabalık oyuncu kadrosu ve sahnenin arkasında sürekli oyuna eşlik eden dört müzisyenin varlığı, oyunu bir anlamda yarı müzikal bir forma dönüştürüyor. Müzisyenler yalnızca sahne geçişlerinde değil, oyunun bütününe yayılan danslı ve müzikli bölümlerle hikâyenin aktif bir bileşeni hâline geliyor.

Oyun, neredeyse hiç boşluk bırakmayan, sürekli hareket hâlindeki akışıyla seyirciyi daima canlı tutuyor. Başlangıçtan finale kadar tempo hiç düşmüyor; sahneler arasındaki geçişler müzikle dolduruluyor, enerjisi yüksek bölümler danslarla destekleniyor. İzleyici için bir yandan yorucu olabilecek bu yoğunluk, diğer yandan büyük bir eğlenceye ve kesintisiz bir komediye dönüşüyor. Her oyuncu mutlaka birkaç rolde. Oyuncular eğlenceyi seyirciye adeta enjektörle zerk ediyor.

Hikâye, Osmanlı Devleti’nin İngiliz ve diğer müttefik kuvvetlerce işgal edildiği dönemde İstanbul’da geçiyor. Hayatının bir bölümünü Fransa’da geçirmiş, türlü dolandırıcılıklarla ün kazanmış Halit’in İstanbul’daki maceraları oyun boyunca merkezde tutuluyor. Eyüplü Halit olarak bilinen bu karakter, sahte karakol kurmaktan akıl almaz hilelere kadar pek çok sahteciliğiyle tanınıyor.

Ancak oyunu asıl ilginç kılan nokta, yalnızca Halit’in değil, neredeyse tüm karakterlerin dolandırıcı olması. Halit’in Fransa’daki arkadaşı Burhan, Halit’in gönlünü kaptırdığı Aybala ve pek çok yan karakter; hepsi birbirine kazık atmakla, üçkâğıtla ve fırsat kollamakla meşgul. Halit’in gönlünü kaptırdığı Aybala hatun onunla birlikte dolandırıcılık yaparken aynı zamanda onu da dolandırıp parayı İngiliz komutana kaptırıyor. Bu karşılıklı “kazıklama ekonomisi”, oyunun belkemiğini oluşturuyor ve finalde İngiliz kuvvetlerinin İstanbul’dan ayrılışıyla sonuçlanıyor.

Oyuncular sahnede son derece güçlü bir performans sergiliyor. Hem müzikal sahneleri hem de hızlı tempolu komedi unsurlarını aynı anda başarıyla taşıyorlar. Replikler yerli yerinde, mizah güncel göndermelerle desteklenmiş ve bugünün toplumsal-siyasal atmosferine ince dokunuşlar barındırıyor. Dans, müzik, dekor değişimleri ve hızlı sahne ritmi bir araya gelince oyun hem izlenmesi keyifli hem de sürekli takip gerektiren bir yapıya bürünüyor.

Oyunun yarattığı atmosfer, Yeşilçam’ın klasik komedilerinden Şekerpare’yi hatırlatacak kadar sıcak, eğlenceli ve zaman zaman absürd bir tona sahip. Geleneksel tiplemeler, hızlı dolandırıcılık döngüleri ve işgal altındaki İstanbul’un çarpık düzeni, tümüyle mizahi bir çerçeve içinde seyirciye sunuluyor.

İstanbul’un Son Beyzâdeleri hem dinamik yapısıyla hem de güçlü oyunculuklarla izleyiciyi içine çeken, yüksek tempolu, eğlence garantili bir oyun. Hem müzikal unsurları hem de güncel mizahı başarılı biçimde harmanlayan bu yapım, sahnede izlenmesi gereken işler arasında hak ettiği yeri alıyor. Yorucu olduğu kadar eğlenceli; hızlı olduğu kadar derli toplu iki saatlik bir komedi olarak Trabzon Devlet Tiyatrosu repertuvarında güçlü bir yer işgal ediyor.