Cumhurbaşkanına hakaret suçu ceza kanununda özel olarak düzenlenmiş bir suçtur. Diğer kişilere hakaret, Kişilere karşı suçlar arasındadır. TCK m. 125’te düzenlenen şikâyete bağlı bir suçtur. Kamu görevlisine görevi dolayısıyla hakaret 125. maddenin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Şikayete bağlı değildir ve daha ağır ceza gerektirir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu ise, Devlete ve Millete karşı suçlar kısmında, Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir.
Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Bu suç daha önceki 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda da vardı.[1] Haliyle 2004 yılında yeni ceza kanununa da benzer bir suç olarak eklendi. Bugün onu garip kılan şey çok farklı bir durum. Bu madde normal olarak partisiz ve tarafsız cumhurbaşkanı için. Cumhurbaşkanının partiler ve kurumlar üstü, devletin temsilcisi aynı zamanda Başbakanla birlikte yürütmenin başı olduğu dönem için tasarlanmış bir suç. Oysa bugün taraflı ve bir partinin genel başkanı olan bir cumhurbaşkanı var. Partiler üstü değil, tarafsız değil.
Elbette bu onun makamına halel getirmiyor. Ancak diğer parti genel başkanlarıyla eşitsizlik yaratıyor. CHP veya başka bir parti başkanını eleştir, ağzına geleni söyle bir şey yok. Ama söz konusu AKP genel başkanı olunca, gel buraya Cumhurbaşkanına hakaret.
Bu sebeple, bu suç tipi kaldırılmalıdır. Yahut hakaret fiilinin kime yöneltildiği ayrıştırılabilmelidir. Yani kişiye isnat edilen fiilin ona cumhurbaşkanı olduğu için mi, yoksa parti genel başkanı olduğu için mi yapıldığı, ayrıştırılabilmelidir. Aksi halde eşitsizlik giderilemez.
Peki bu dönemde Cumhurbaşkanına hakaret suçundan soruşturma ve davalar neden bu kadar çok arttı.
1- Sosyal medya ile birlikte pek çok insan duygu ve düşüncelerini aleni bir şekilde ifade edebilir hale geldi.
2- Devletin temsilcisi olma sıfatıyla, yürütmenin başı olma sıfatının tek kişide toplanması, ister istemez yaşanan bütün olumsuzlukların sorumlusunun tek kişi (aynı kişi) olduğu duygusunu yarattı. Eskiden olsaydı insanlar başbakana yüklenirdi. Şimdi CB ve başbakan aynı kişi.
3- Mevcut cumhurbaşkanı üzerine yüklenen bazı manevi duygular, ona söylenen bazı eleştirilerin bile hakaret olarak algılanmasına sebep oldu.
Bir de savcılar ister istemez, ben davayı açayım ne olur ne olmaz diyor. Hâkim ben cezayı vereyim ne olur ne olmaz diyor. İş istinafa ve temyize gidiyor. Yani aşağıdan yukarıya silsile yoluyla iş havale ediliyor.
Üstüne konunun Adalet Bakanlığı ve bir avukat ordusunca da takibi yapılınca hem soruşturma hem kovuşturma enflasyonu kaçınılmaz oluyor.
Sonuç. Sonuç yok. Bizimki ancak durum tespiti.
NOTLAR:
[1] 765 sayılı TCK m. 158:
Reisicumhura muvacehesinde hakaret ve sövme fiillerini işleyenler üç seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası ile cezalandırılır.
Hakaret ve sövme Reisicumhurun gıyabında vakı olmuş ise faili, bir seneden üç seneye kadar hapis olunur. Reisicumhurun ismi sarahaten zikredilmiyerek ima veya telmih suretiyle vakı olsa bile mahiyeti itibariyle Reisicumhura matufiyetinde tereddüt edilmiyecek derecede karineler varsa tecavüz sarahaten vukubulmuş addolunur.
Suçun, neşir vasıtalarından biri ile işlenmesi halinde ceza üçte birden yarıya kadar artırılır.