Yirmibironbeş Treni

Sivas Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen tek perdelik ve 70 dakikalık oyunun yazarı Toygun Orbay, yönetmeni Burcu Aksakal.

Bilinmeyen bir kentte, adı bile olmayan bir tren istasyonunda 21.15 trenini beklemeye koyulan bir kadın ve bir erkek ile istasyon şefi arasında geçen, varoluşsal sorgulamaları içeren bir diyalog geçer. Bekledikleri tren bugüne kadar hiç gelmemiştir, istasyon görevlisine göre hiç gelmedi ama gelebilir de. Hayata Platoncu bir idealizmle yaklaşan adama göre ise, bugüne kadar hiç gelmemiştir ama mutlaka gelecektir. Kadın daha realisttir oysa. Daha karamsar. Adam gibi bekleyişten, trenin gelme ihtimalinden heyecan duymak yerine sonuca odaklanmaktadır. Gitmek ve kurtulmak istediği bir yerden bir araç olarak görmektedir treni.

İstasyondaki uzun bekleyiş sırasında suskunluk muhabbete, bencillik paylaşıma, gerginlik aşka bırakır yerini. Ne kadar büyük düşler kurarsak, o kadar geniş evrenler yaratırız kendimize. İnsan bazen güçlü ve egemen olduğu hissine kapılarak daha büyük evrenlere açılamaz. İstasyon görevlisi günümüz endüstri toplumunda kendisine maaş verilen, elinde düdüğü ile tüm istasyonu kontrol gücünü kendinde gören ve bu yönüyle küçük evreninin patronudur. Oysa insan kendini bu denli sınırlamamalıdır.

İstasyondaki saatin çalıştığı halde, saniyesi fıldır fıldır döndüğü halde hep yirmibironbeşi göstermesi, umudun hiç bitmeyeceğini ve gelecek ihtimalinin sürekliliğini göstermektedir. Gerçek gerçek olduğu düşlenendir. Tıpkı kar yağdığının düşlendiğinde sahneye beyaz karların, yağmur hayalinde başarılı bir şekilde yağmurun indirilmesi gibi.

Oyuncular Hülya Keli, Abdulsamet Sünbül ve İsmail Tütüncü sergiledikleri üstün oyunculukla bizlere bir şeyler olacak beklentisinden ziyade “o anın” tiyatro zamanının keyfini yaşattılar.