Bir garip abdaldır Neşet

Neşet Ertaş adını duymayan kalmamıştır. O ünlü olmak için değil, gönül almak için doğmuştur. Çok faninin muhabbetine dem olarak da göçmüştür, bu Garip abdal.

Neşet usta çok farklı bir misyonun hamili idi. Orta Anadolu’nun bozlakları babası Muharrem Ertaş’tan ona miras kalmıştı. Bir mirasyedi olarak değil, kulağı geçen bir boynuz gibi, geride bıraktı arkasında bir çok ustayı, tacını giyerken ozanlığın, abdallığın.

Neşetle ilgili çok söylenen, çok yazılan şey var. Bunların üstüne çıkmak da zor. Kıymeti öldükten sonra bilinen, ölümüne yakın şöhreti yakalayan biri. Ama hiç şöhret olmadı, ne bir şımarıklık, ne bir kibir gösterdi, sadece sanatını en üste çıkarma derdinde oldu. Neşet Ertaş niçin değerlidir?

Bağlama enstürmanını geliştiren nadiren insanlardandır. “Neşet Sazı” diye bir saza evriltmiştir kendi sazını ve takipçilerininkini. Bu saz teknesi daha geniş ve kılavyesinde çok sayıda ara notaya yer veren bir sazdır. Sazın her santimetre karesini, yeni bir ezgi yolunda, bir tını yakalamak uğruna kullanmıştır. Bağlamaya katkısı büyüktür.

Geldiği geleneği geleceğe taşıyan bir kültür elçisidir Neşet. Bozlaklar onun gırtlağında yeniden hayat bulmuştur. Çoğu takipçi, bozlaklarda onu örnek almıştır. Zamanında “yaşayan insan hazinesi” unvanına layık görülen bu ustaya unvan gerekmez. Devlet sanatçılığı zamazingosu da onlardan biri. “Halkın yüreğine değdin mi bir kere, seni devletin zındanlarına atsalar ne farkeder; halkın yüreğine değemedikten sonra, baştacı etseler ne fayda” hesabı, o daima halkın gözbebeği olmuş Neşet abisidir.

Neşet Ertaş sadece icracı değildir. Aşkları, acıları, yokluğu, yoksulluğu, sevgisi, kavgası, ne varsa dökmüştür şiirine. Babası Muharrem ustayla atışacak derinliktedir. Bir o kadar da sevgilidir babasına. Üzse de üzülse de baba başkadır. Babasının ayağına turab olmaktır vasiyeti.

Kibir abidelerinin yanında, yapıtlarıyla, gönüllere dokunan tutumuyla, mahlası Gariptir. Garip doğmuştur Kırşehir’in bir köyünde. Köy köy göçmüştür. Müzik dışında bir uğraşısı bulunmayan bu modern aylak, bir köye yük olmamak için iki-üç ayda bir yurt değiştirmiştir. Köylüler rızkların paylaşmış, baba bilmiştir Muharrem Ertaş’ı, sonra oğlu Neşet Ertaş’ı.

Abdallık geleneğinin de bir garip yolcusudur Neşet. En çok da ahalisi peşinde koşmuştur. İş sahibi, aş sahibi yapmayı dert edinmiştir.

Hangi türküsüne kulak versek, o usta bağlama icracısını, yanık bozlak sesini ve yaşanmışlığın vücut bulmuş hali Garib’i göreceğiz.

 

Cahildim dünyanın rengine kandım [dinle]

Yazımı kışa çevirdin [dinle]

Ah yalan dünya [dinle]

Mühür gözlüm [dinle]