Ölmez ağacını öldürmek

bir zamanlar, gece Ankara’dan bindiğim otobüs sabah Aydın civarlarına vardığında, güneşin ilk ışıkları tarlalar dolusu söğüt ağacıyla karşılaştırdı beni. Yol kenarları, küçük köylerin kasabaların içleri, dağa doğru tırmanan yamaçlarda hep aynı soluk söğüt yaprakları…
“Bu kadar söğüdü kim diker?” şaşkınlığındaki soruma, “onlar zeytin ağacı” yanıtını aldıktan sonra, “kim diker bu kadar zeytin ağacını?” demek geçti içimden.

O zamanlar “sağlık, sıhhat veren” sana yağından yeni kurtulmuş, sağlıklı yağın “sıvı yağ” olduğunu öğrenmiştik. Şimdilerde bize nasıl bir gdolu madik attıklarını anlayabildiğimiz “en sağlıklısı mısırözü yağı” yeni yeni popülerdi.
İçanadolulu olup, tuzlu siyah zeytinden başkasını tanımamış ve zeytinyağına “ağır kokulu” önyargısı kazandırılmış bir çocuk olarak, bu yaşadığım çok da anormal sayılamaz.

İletişim çağında gençlere zeytini öğretmeliyiz. Çeşitlerini, farklı lezzetlerini. Zeytinyağını teşvik etmeliyiz. Kaşık kaşık içilebilir, her derde deva bir şifa kaynağı olduğu bilmeli insanlar. Sabununu saymadım bile. Tarım ürünleri içinde en çok teşvik zeytine yapılmalı.

Düşünsenize, zeytinyağı dünyanın en kıymetli yağı. Sağlıklı, lezzetli. Binlerce yıl insanlığı aydınlattı, karanlık gecelerde kandil olarak. Zeytinyağını yüzünüze sürerseniz sizi gençleştirir, doğal bir kremdir. Sürdüğümde yaralarınızı çabuk iyileştirir, cildinizi korur, doğal bir merhemdir. Birçok bitkinin yağı zeytinyağına batırılarak elde edilir. Örneğin kantaron yağı, kantoron bitkisinin zeytinyağında bekletilmesiyle elde edilir. Bunun örneği çoktur. Öyledir zeytinyağı işte, yemekte katık, şifahanede merhem, kandilde ışıktır. Son zerresi sabundur, kirden, pisten arındırır insanı.

Başkaları en yaşlı zeytin ağacına sahip olmakla övüne dursun, bizler termik santral için kesmeye devam edelim zeytin ağaçlarını. Oysa zeytin ağaçları “ölmez ağacı”dır, binlerce yıl yaşayabilirler. Binlerce yıllık kökten filizlenip, küllerinden yeniden doğabilirler. Mitolojik öykülerde zeytin vardır hep, kutsal kitaplarda da öyle. Ticaretin başlangıcı da endüstrinin ortaya çıkışı da zeytinden uzak değildir.

Böylesine güzel bir bitkiye düşmünlık neden? Doğa bir ağacı binlerce yıl yaşatıp, bağrında yaşatırken; ölmez ağıcını öldürmek neden? Doğa bizden rızkını ve şifasını kesecek bir gün, korkacaksak bundan korkalım.

 

Düşünen Zeytin, Puglia İtalya