Müktesebatımın eksik parçalardan biridir Ahmet Kaya.
Kendi tercihlerimi yapmaya başladığım yıllar, yani lisede, yani Polis Kolejinde iken, özellikle dinlememeyi tercih etmiştim.
Sebebi pek çoğunun tahmininin aksine dışlanma korkusu değil, sıradan olma korkusuydu. İşin doğrusu ülkücüsü, cemaatçisi, solcusu, herkes ama herkes için Ahmet Kaya bir numaraydı. Ankara Polis Kolejinin volkmen kullanmanın yasak olduğu döneminde bile, Ahmet Kaya kasetleri bulmak, ödünç almak çok kolaydı. Şüphesiz en çok dinlenen o idi. Kral Tvli klipli yıllarda, gazinoda klipleri çıktığında da az sayıda “bu koministi mi dinleyeceğim” itirazı dışında, en ilgiyle Ahmet Kaya klipleri izlenirdi. Belki ona duyulan bu ilgi, benim mesafeli olmama sebepti.
Linç edildiğinde ise, fanlarında linç duygusu baskın geldi. Mustafa Erdoğan’ın “bu ülkede ideoloji yoktur, bir tek milliyetçilik vardır” sözünü doğrularcasına, fanları lince katılmayı tercih etti. Ben zaten mesafeli olduğum için olayı sessizce izlemekle yetindim. Aslında lince uğrayan, saldırıya uğrayan birinin yanında olmalıydım. Zaten çok sebepsiz yere, aptalca başlamıştı linç. ayrıca bu kadar uzatılacak bir şey de değildi.
Bülent ağabeyin bana henüz çocukken tanıttığı Yorgun Demokrat‘ı yormuştu bu olay. Tek suçu saz çalmak olan Bahtiyar gibi, tek suçu düşüncesini ifade etmek olan bu adam öz topraklarından kaçarcasına gitmek durumunda kalmıştı.
“Devletim ne yaparsa doğrusunu yapar” şiarımla “mazlumun yanında olma” vicdnanım arasında yine sıkışa durdum. Memleketi terk etmek zorunda kaldığında ise, benim de yüreğimden bir şeyler koptu: “böyle olmamalıydı”.
Yıllar sonra memleketi Diyarbakır’a dönebilmiş, sürgün bir Ermeni sanatçı Yervant Bostancı’nın röportajını izlerken göz yaşı döktüm. “İnsanları memleketinden çıkarabilirsiniz ancak memleketi insanın içinden çıkaramazsınız” diyordu.
“Şöyle olsaydı bilmem ne olurdu, yaşasaydı kim bilir neler yapardı” diye sormayı bıraktım artık. Yaşamıyor ve çoktan toprak olmuş biri olarak yapacak bir şeyi yok.
Belki bizler daha demokratik ve özgür bir ülke kurarak, bir daha linçler ve sürgünler yaşanmasını önleyebiliriz.
Onun ötesinde, unutulmaz sesini ve şarkılarını yaşatmak, yeniden anlamlandırmak bize düşer.
Günde dört paket sigara ve iki büyük rakı içerek, bütün bunları nasıl yaptığına şaşarak, yeniden keşfetmeyi istiyorum.
Şafak türküsü [dinle]
Nereden bileceksiniz [dinle]
Yorgun demokrat [dinle]
Adı Bahtiyar [dinle]